4 Haziran 2014 Çarşamba

Bir sıyrık Bir Kesik Aşk..


AYHAN ÇUBUK
Ah benim acısı eski, kendini yenileyip duran günlüğüm. Ah benim yenilenmeyen yazgım... Benim kaybolan yıllarım ve gerçekleşmeyen hayallerim…Kaderimden Çalıp Sana Kelime Kelime Yazdığım günlüğüm …
Astım bütün ümitlerimi , hayallerimi , anılarımı..Neyim var neyim yoksa  astım ipin ucuna. . Yaktım yüreğimi.. Serdim anıları en önemlisi de SENi..Sırtıma , yüreğime saplanan , omzuma binen acıları  çaresizlikleri birer birer yok etmek istiyorum karanlığın şafağında. . .
Her şeyin üstünü ruhumla örttüm.. Dün RUHUNU toprağa verdim . . Haberin olsun..
İsyan dolu satırlarımla baş başa kaldım dün akşam..Oturup çaresizliğime yılgınlığıma isyan Ettim Yorgunum artık suskun ve yalnız…
Susuyorum artık derin derin... Ve sessizce soluyorum bir hazan yaprağı gibi... Oysa ne kadar çok hasretim konuşmaya, anlatmaya  anlaşılmaya... Oysa ne çok istiyorum, tüm bedenimden söküp almanı yalnızlığımı, hicranımı bir tılsımla...  Yüreğim kanrevan, dikenler acımasız, ayaklarım kırık koşamıyorum artık doruklara, menzil uzak.
Azda sustuklarımızın bir kısmını yazalım ki … Anlaşılmayan yanımız birazda olsa anlaşılsın
Kalp aşka zayıf geldiğinde, kendinden caymak an meselesidir. Bilinmeyen bütün kısık cümleler, beceremediğini fısıldıyor karalamak istiyorum kendime dair herşeyi aslında Şöyle geriye dönüp baktığımda kaybettiğim bir sürü savaş var.
Sustukça birçok romandan daha çok sayfa ediyor  suskunluklarım  … Beni yaralamakla, iyileşiyor musun?  Aşk ve aşık olmak çok sacmadır aslında … Ciğersiz suratsız bir cinayet gibi. Ve anlamaktır her cinayetin ölüm olduğunu İnatlaşmak istiyorum  içimdeki sesle . Uslanıyorum sonra ateşe ateşin gerektiğini düşünerek.Çocuklasıyorum şekerini kaptırmış çocuklar gibi …  Uyanın artık be  hangi masallarla büyüttüler sizi  Hangi yalanlarla avuttular o sahte düşlerinizi gidecek yeriniz olsaydı sokakları sever miydiniz ?  Aşkın  gözlerindeki köprü altında yaşamaya ?  Sınırı ne kadardır mesela… Sitemkarım  da ha… Lakin tecrübelerim  ne kadar tembihlese tembihlesin eksiliyorum ve azalıyorum . Çünkü aşk gözüne baka baka çalabilen en iyi hırsızdır.
Kısacası bir muska gibi olmalı yazdıklarım, sana şans getirmeli. Yanında taşımalısın her vakit. Üzüntülü bir anında çıkarıp okuduğunda bütün elemini unutturmalı, belki gülümsetebilmeli yazılanlar. Yoksa mutlu kılmayan bir yazı neye yarar ki? Harfler harf olmaktan kurtulamaz, kelimeler anlamsız kalır sıkışıp kalıbında…
Sana yazmak cesaret isteyen bir iş her şeyden önce. Düşünsene bütün bu yazılanlar, bütün bu kara harfler birer birer göz göze gelecek senin o bakmaya cesaret edemediğin  içine gecenin en parlak yıldızlarını saklamış  gözlerinle. Ve bu kara harfler yirmi dokuz değişik şekli ile sıralanacak art arda en dikkat çekici hâli almaya çalışarak, dayanabilmek için bakışlarına.
Sensiz hep bir şeyler eksik hayatta, sensiz eksik gece, düşlerim olduğundan kısa ve eksiktir bütün yazılanlar… Zira bu tek boyutlu düzlem üzerinde bir kelimeyi ya da cümleyi okunurken güzel kılmak, anlamlı kılmak… Hatta saman kâğıdı bir roman sayfasında söz gelimi, okuduğu güzel bir kısma uyguladığı gibi altına bir çizik attırabilmek, Zor iş, hele de sana yazıyorsa, anlatmak istediğini anlatması insanın.

Aslında bir sıyrık bir kesik aşka dair, ne görülebilir, ne dikiş, ne de pansuman…