29 Haziran 2014 Pazar

Sarhoşun mektubu okunmazmış…

Ayhan Çubuk
Bugün her zamankinden daha başka yazmaya başladım. Bugün Farklı şeyler Farklı düşünceler sergilemek istedim.Sana verdiğim sözü Bugün tutmak istedim beklide …
Bir gün daha kayboldu hayatımızdan ve biz bir ertesi güne bağladık umutlarımızı yaşadığımız bu günden de geriye bir şey kalmadı. Geçmişe bir kere daha ekledik kalabalık yalnızlıklarımızı bugün ki saatlerde hayallerimizi boşa çıkardı. Belki sevinçlerimiz ve umutlarımızda yarım kaldı.İkimizin de yürüdüğü başka yollar başka umutlar vardı beklide bildiğim tek şey ikimizin de düşündüklerinin olmamasıydı.Duygularımız  her zaman çok yoğun fakat anında vazgeçmemiz mükemmeldi. Mutluluk Oyunlarıyla Avunmak, Zamanı Doldurmak İçin Gerekliydi Belki... Başka bir olasılık var mıydı ? Hiç düşünmedim. Günler sırtımıza her gün bir ok daha saplayarak geçiyordu. Yaralarımızın kapanmasına kesinlikle izin vermiyordu.Olgunlaşan yaralarımız vardı ama iyi gelecek günlerimiz hiçbir zaman olmayacaktı.
Yazdığım bu Satırlar Çaresiz Gönül mürekkebinden sızanlar. Yüreğim Feryat figan yazmak istesede yazamıyor.Yazdırmıyor beynim,  parmaklarıma kelimeler düşüncelerimden çıkarken lal oluyor kilitleniyor ellerim, Sahibi var aslında yüreğimden çıkan her kelimenin her  cümlenin. Kelimelerim ne gel diyor nede git. Ne veda edebiliyorum sana nede kökten yok edebiliyorum seni sevme arzumu.

Hep bir yanımız eksik,bir ayağımız topal sanki;Ben gülüyorsam sen hoşnut değilsin,Sen mutluysan bende var terslik,bir şans işte çok nadir sarmaş dolaş olduğumuz,şaşırıyorum böyle durumlarda.
Sürekli devriliyoruz,dik durmayı beceremedik bir türlü.Ya biz tam anlamıyla uğraşmadık,ya da hayat bize kafayı iyiden iyiye taktı.

Ben bu yazıları yazarken aslında biraz sarhoş biraz durgun biraz umutsuz çok ve çokta mutsuzum.Yazdığım yazıların nerelere gittiğini kimler tarafından okunduğunu bilmiyorum.Ve Bildiğim tek şey yazı yazdığım.
Suskunuz... Hem de çığlık çığlığa bir suskunluk bizimkisi... Bu konuşacak bir şeyimiz olmadığından değil. Konuşmaya çalıştığımız şeylerin, alıştığımız yalnızlığımızdan uzaklaştırması aslında bizim korkumuz... İkimizde cesaret edemiyoruz. Öylesine alışmışız ki içimizde büyüttüğümüz yalnızlığımıza. Seviyoruz onu. Bekli de yaşandığında yok olacağı korkusu bizi tereddütte düşüren. Kaybetmekten korkacağımız bize ait bir şey oluşturma kaygısı... Sen yapamadığın hamlenin, hayatın boyu inanmak istediğin değerlere sahip gibi gördüğün düzeni yok etme girişiminden Başka bir şey olmayacağını düşündün hep... Bense yılların verdiği bir alışkanlıkla içinde var ettiğim bana daha fazla acı vermemek için susmayı tercih ettim... İçimden çığlık atarak susuyorum... Susuyorum... İçimde o kadar güzelsin ki... Sana susuyorum... Demiştim ya "yüreğim susmayı öğreniyor". Aslı yok. Sevdiğini anladığında içinde duyduğun çığlığın yankısı hiç bitmiyor. O hiç susmayacak... Her gün, her saat bana haykıracak, bağıracak, parçalayacak içimi. Benimse yüzümde o gülümsemem yer edinecek tekrar... Her soğuk üşütemediği gibi, her ateş de yakamazmış insanı... Üşüyorum; alev alev üşüyorum... Hani saatlerce sessiz, tek kelime etmeden sana bakışlarım var ya; gözlerinde beni ısıtacak olan anlamları yakalamaya çalışma çabamdan başka bir şey değil... Ve her yakaladığımda kaybettiğimi hissetmemden öteye gitmeyen bekleyişler... Ve her kaybettiğimde yeniden yakalama çabam...
Aslında sen benden hiç gitmiyorsun ve ben seni hiç bırakmıyorum. Bizimkisi nasıl bir duygu anlayamıyorum Sensizliğin girdabında yok oluşlarım her gün daha da acı verirken senli günlerin gürültülü sessizliğinde kendimi kaybedişlerim beni hiç bilmediğim ve kimseyle paylaşamayacağım bir dünyanın kapısına getiriveriyor.
Sen benim gülüm, gülen yüzüm, sabahım, günaydınım oluveriyorsun. Ah sen yok musun sen gözleri güneşe benzeyen beni yakan sevdiğim Beni sadece gözlerinle yakmanı yeğlerdim ama imkansızlık sularında boğuluşlarım gelirken aklıma bir çizik daha atıyorum sanki sevdama. Şimdi bu mektup dünyada aşkın var olduğunun kanıtı, bu mektup seni sana yazdığım son mürekkep, senin bana gelişinin ilk adımıdır…

Ve İlk Başta Dedim ya 
Sarhoşun mektubu okunmazmış diye …
Aslında Sarhoşken söylenilen her şey Ayıkken düşünülmüştür…

                                                             Sağlıcakla Kalın…



ŞARKIYI DİNLEMENİZ DİLEĞİYLE ...