AYHAN ÇUBUK |
Ah benim acısı eski, kendini yenileyip duran günlüğüm. Ah
benim yenilenmeyen yazgım... Benim kaybolan yıllarım ve gerçekleşmeyen
hayallerim…Kaderimden Çalıp Sana Kelime Kelime Yazdığım günlüğüm …
Astım bütün ümitlerimi , hayallerimi , anılarımı..Neyim var
neyim yoksa astım ipin ucuna. . Yaktım yüreğimi.. Serdim anıları en
önemlisi de SENi..Sırtıma , yüreğime saplanan , omzuma binen acıları çaresizlikleri birer birer yok etmek
istiyorum karanlığın şafağında. . .
Her şeyin üstünü ruhumla örttüm.. Dün RUHUNU toprağa verdim . . Haberin olsun..
İsyan dolu satırlarımla baş başa kaldım dün akşam..Oturup çaresizliğime yılgınlığıma isyan Ettim Yorgunum artık suskun ve yalnız…
Her şeyin üstünü ruhumla örttüm.. Dün RUHUNU toprağa verdim . . Haberin olsun..
İsyan dolu satırlarımla baş başa kaldım dün akşam..Oturup çaresizliğime yılgınlığıma isyan Ettim Yorgunum artık suskun ve yalnız…
Susuyorum artık derin derin... Ve sessizce soluyorum bir
hazan yaprağı gibi... Oysa ne kadar çok hasretim konuşmaya, anlatmaya
anlaşılmaya... Oysa ne çok istiyorum, tüm bedenimden söküp almanı yalnızlığımı,
hicranımı bir tılsımla... Yüreğim kanrevan, dikenler acımasız, ayaklarım
kırık koşamıyorum artık doruklara, menzil uzak.
Azda sustuklarımızın bir kısmını yazalım ki … Anlaşılmayan
yanımız birazda olsa anlaşılsın
Kalp aşka zayıf geldiğinde, kendinden caymak an meselesidir.
Bilinmeyen bütün kısık cümleler, beceremediğini fısıldıyor karalamak istiyorum
kendime dair herşeyi aslında Şöyle geriye dönüp baktığımda kaybettiğim bir sürü
savaş var.
Sustukça birçok romandan daha çok sayfa ediyor suskunluklarım
… Beni yaralamakla, iyileşiyor musun? Aşk ve aşık olmak çok sacmadır aslında … Ciğersiz
suratsız bir cinayet gibi. Ve anlamaktır her cinayetin ölüm olduğunu İnatlaşmak
istiyorum içimdeki sesle . Uslanıyorum
sonra ateşe ateşin gerektiğini düşünerek.Çocuklasıyorum şekerini kaptırmış
çocuklar gibi … Uyanın artık be
hangi masallarla büyüttüler sizi Hangi yalanlarla avuttular o sahte düşlerinizi
gidecek yeriniz olsaydı sokakları sever miydiniz ? Aşkın gözlerindeki köprü altında yaşamaya ?
Sınırı ne kadardır mesela… Sitemkarım da
ha… Lakin tecrübelerim ne kadar
tembihlese tembihlesin eksiliyorum ve azalıyorum . Çünkü aşk gözüne baka baka
çalabilen en iyi hırsızdır.
Kısacası bir muska gibi olmalı yazdıklarım, sana şans
getirmeli. Yanında taşımalısın her vakit. Üzüntülü bir anında çıkarıp
okuduğunda bütün elemini unutturmalı, belki gülümsetebilmeli yazılanlar. Yoksa
mutlu kılmayan bir yazı neye yarar ki? Harfler harf olmaktan kurtulamaz,
kelimeler anlamsız kalır sıkışıp kalıbında…
Sana yazmak cesaret isteyen bir iş her şeyden önce.
Düşünsene bütün bu yazılanlar, bütün bu kara harfler birer birer göz göze
gelecek senin o bakmaya cesaret edemediğin
içine gecenin en parlak yıldızlarını saklamış gözlerinle. Ve bu kara harfler yirmi dokuz
değişik şekli ile sıralanacak art arda en dikkat çekici hâli almaya çalışarak,
dayanabilmek için bakışlarına.
Sensiz hep bir şeyler eksik hayatta, sensiz eksik gece,
düşlerim olduğundan kısa ve eksiktir bütün yazılanlar… Zira bu tek boyutlu
düzlem üzerinde bir kelimeyi ya da cümleyi okunurken güzel kılmak, anlamlı
kılmak… Hatta saman kâğıdı bir roman sayfasında söz gelimi, okuduğu güzel bir
kısma uyguladığı gibi altına bir çizik attırabilmek, Zor iş, hele de sana
yazıyorsa, anlatmak istediğini anlatması insanın.
Aslında bir sıyrık bir kesik aşka dair, ne görülebilir, ne
dikiş, ne de pansuman…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder