22 Eylül 2012 Cumartesi

Mutluluğun Çemberinde Ayrılığın Kırılma noktasını yazıyorum bugün…

Ayhan Çubuk

Yatağıma uzanmış Kahrolan duygularıma engel olamadığım gibi seni görmek isteyen gözlerim sanki biraz daha büyüyor.Umutlarla Vuslata yürüyerek gitmek istiyorum sadece  yürümek,  sana olan hasretimle güneşli bir gün de solmuş bir çiçeği sulayıp sevindirmek gibi.Yüreğimin kalemi ne kadar kırılmış olsada asla yarım bırakmıyorum yazdıklarımı her harfi kelime, her kelimeyi cümle yapmaya çalışıyorum.Hayatla olan mücadelemde saflarımın çoğunu kaybettiğim günleri yaşıyorum.Birbirinin aynı olan günlerde bana uzatılan her dalı işte beni kurtaracak dal diye hiç çevirmeden tutuyorum.Daha elimi uzatır uzatmaz kırılacağını bildiğim halde yenilgiyi kabullenmeyen beynim,sevmekten yorulmayan yüreğim Ben ,ben olmaktan çıkıyordum .Bunu fark ettiğim anda bir şey yapamamanın acısıyla gittikçe içime kapanıyordum.Eskiden yapmaktan çok zevk aldığım şeyleri yapmayı istemiyordum.Mesela ne beklediğimi bilmiyordum.Bitmeyen geceler,huzursuz uykular kaplıyor içimi uyanmak istemediğim sabahlarımda var tabi.Hiç uyanmak daima uyuya kalmak istediğim sabahlar ,Kör kütük kalkıyorum yatakdan umursamaz tavırlarım oluyor. Geleceğe dair umutlarımın birer birer beni terk ettiği değişik şeyler oluyor mesela .İçimde bir kıpırdı, Yüreğim bir anlamsız canlanma .Nasıl olduğunu unuttuğum o gülümseme yeniden yayılıyor yüzüme Yürek çarpıntıları ile dolu karanlık geceler bitiyor. Gecemide gündüzümüde  sen dolduruyordun.Sana dönüyordu odamdaki pili bitmiş Gitarlı saatin yelkovanı,akrepi senin olduğun yeri gösteriyordu.Pempe diziler yayınlanıyordu odamın duvarında en güzel bölümleri izliyordum hep düşlerimi hayallerimi derken birden acımasız reklamlar geliyordu araya kapatıyordum gözlerimi ve seni özlüyordum.